
Bir CEO’nun Ramazan ayı münasebetiyle şirket çalışanlarına gönderdiği tebrik mesajına yönelik şirketin bağlı olduğu Holding CEO’sunun “Bizim kurumsal olarak kutlanacak günler listemizde Ramazan ayı yer almıyor… Şirket olarak dinden bağımsız bir duruşumuz var.” şeklindeki ifadeleri, yazılı ve görsel medyaya yansımıştır.
Ayrımcılık yasağı, uluslararası insan hakları müktesebatının merkezinde yer almakta; din ve inanç temellerinde ayrımcılık yasaklanmaktadır. Benzer biçimde Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 10’uncu maddesine göre “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” Öte yandan din ve vicdan hürriyeti de uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuat kapsamında güvence altına alınmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9’uncu maddesine göre “Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir; bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, kamuya açık veya özel ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir.” Küresel ölçekte din ve vicdan hürriyetini güvence altına alan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi gibi diğer uluslararası düzenlemeler de bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Din ve vicdan hürriyeti” başlıklı 24’üncü maddesine göre ise “Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.”
Çoğulculuk ile çok yakın bir ilişki içerisinde olan düşünce, vicdan ve din özgürlüğü; demokratik bir toplumun temel dayanaklarından birini teşkil etmektedir (Dımıtras ve Diğerleri – Yunanistan (no.2) İtiraz No. 34207/08 ve 6365/09 )3/11/2011, para.27). Demokratik bir toplumun temel taşlarından biri olan din ve vicdan özgürlüğünün içsel (forum internum) ve dışsal (forum externum) iki boyutu bulunmakta olup içsel boyutu; düşünce, vicdan ve dini inanç özgürlüğüne sahip olmayı, din veya inanç değiştirme özgürlüğünü ve inanmamayı da kapsamaktadır. Din ve vicdan özgürlüğünün dışsal boyutuysa kişinin dinini, inancını ve düşüncesini dışa vurmasını, aleni veya özel olarak bireysel ya da başkaları ile birlikte toplu olarak, kendi din ya da inancını ibadet, icra, bunun icaplarını yerine getirme ya da öğretme bakımından ortaya koyma özgürlüğünü ifade etmektedir. Bu açıdan din özgürlüğü esas olarak bireyin vicdanı ile ilgili bir husus olmakla birlikte aynı zamanda, diğer hususların yanı sıra “dinini açıklama” özgürlüğünü de içerir. Sözcükler ve hareketler ile açığa vurma, dini inançların varlığı ile bağlantılı bir olgudur (AİHM, Kokkinakis/Yunanistan, B. No: 14307/88, 25/5/1993, para. 31).
6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu’nun 3’üncü maddesinde; hukuken tanınan hak ve hürriyetlerden yararlanmada “cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç, mezhep, felsefi ve siyasi görüş, etnik köken, servet, doğum, medeni hâl, sağlık durumu, engellilik ve yaş” temellerine dayalı ayrımcılık yasaklanmıştır. Ayrıca mezkûr Kanun’un 9’uncu maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde “Ayrımcılık yasağı ihlallerini resen veya başvuru üzerine incelemek, araştırmak, karara bağlamak ve sonuçlarını takip etmek” Kurumun görevleri arasında sayılmıştır.
Temel misyonu insan onurunu esas alarak kişilerin eşit muamele görme hakkının güvence altına alınması, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada ayrımcılığın önlenmesi olan Kurumumuz, söz konusu kurumsal misyonu çerçevesinde yazılı ve görsel medyaya yansıyan iddiaları yakından takip etmektedir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.