1. Ulusal İnsan Hakları Kurumlarının Tarihsel Arka Planı
Ulusal İnsan Hakları Kurumlarının (UİHK) bir fikir olarak gündeme gelmesi II. Dünya Savaşını takip eden döneme denk gelmektedir. Bu bağlamda, ilk olarak BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin kabulünden iki yıl önce, yani 1946 yılında BM Ekonomik ve Sosyal Konseyi bünyesinde bu husus gündeme gelmiş ve üye devletlere insan hakları konusunda bilgi grupları ya da yerel komiteler oluşturulması çağrısında bulunulmuştur.
1978 yılına gelindiğinde BM İnsan Hakları Komisyonu bir seminer gerçekleştirerek ulusal düzeyde oluşturulacak insan hakları kurumlarının işleyici ve yapısı konusunda bir kılavuz hazırlamıştır. Söz konusu Kılavuz Komisyon ve BM Genel Kurulunca yıllar içinde genişletilmiştir. BM Genel Kurulunca, henüz ulusal bir kurum kurmamış üye devletler, en kısa sürede bu konuda çalışacak kurum(lar) oluşturmaya davet edilmiştir.
1991 yılında “insan haklarının korunması ve gücendirilmesi için ulusal kurumlar” konusunda uluslararası bir çalıştay düzenlenerek UİHK’lerin statüsünün çerçevesi oluşturulmuş, 1993 Viyana İnsan Hakları Konferansı’nda da bu çerçeve, Paris Prensipleri adı altında kabul edilmiştir.
2. Paris Prensipleri
20 Aralık 1993’te BM Genel Kurulunda kabul edilen Paris Prensipleri, “ulusal kurumlar” olarak da anılan ulusal insan hakları kurumlarının taşıması gereken niteliklere dair çerçeveyi belirleyen temel bir metindir.
Paris Prensiplerinin önemi, UİHK’lerin yapısını ve işlevini belirlemenin dışında esasen bu kurumlara meşruiyet ve güvenilirlik zemini kazandırmasından gelmektedir. Bu anlamda, ulusal düzeyde kurulacak ulusal insan hakları kurumlarının, kendisinden beklenen etkiyi gösterebilmesi için Paris Prensipleri ile uyumlu olması zorunludur.
Paris Prensipleri çerçevesinde ulusal insan hakları kurumlarının:
- Kuruluşunun yasal veya anayasal dayanağa sahip olma,
- Hükümetten bağımsız olma ve özerklik,
- İnsan haklarının korunması ve güçlendirilmesi için geniş yetkilere sahip olma ve yeterlilik,
- Üye seçiminde ve tayininde çoğulculuk ve bağımsızlığın sağlanması,
- Yeterli mali kaynak ve mali özerklik,
- Sivil toplum ve devlet arasında köprü olma
gibi özellikleri taşıması beklenmektedir.
3. UİHK’lerin Rolü ve Türleri
UİHK’ler anayasal veya yasal düzeyde, insan haklarının korunması ve güçlendirilmesi için kurulmuş kamu kurumlarıdır. Kamu idaresi içinde yer almakla birlikte işleyiş olarak hükümetten bağımsız kurumlardır.
Çalışma alanları çeşitlilik göstermekle birlikte esasen insan hakları konusunda farkındalık yaratma, bilgilendirme yapma, ulusal düzeydeki gelişmeleri ve hak ihlallerini izleme, raporlama yapma, taraf olunan sözleşmeler ve ilgili diğer uluslararası ve ulusal mevzuat çerçevesinde insan haklarının korunması ve güçlendirilmesi çalışmalarını destekleme, tarafı olunan sözleşmelerin ulusal düzeyde etkin uygulanmasını sağlayacak çalışmalarda bulunma, ilgili mevzuatı insan hakları bakış açısıyla gözden geçirme, -ihtiyari olmakla birlikte- bireysel başvuruları değerlendirme bu kurumların temel çalışma alanlarıdır.
UİHK’ler aynı zamanda ulusal kurumlarla uluslararası kuruluşlar arasında ve hükümet ile sivil toplum arasında köprü görevi görmek üzere tasarlanmış kurumlardır. Aynı şekilde bu kurumlardan bireysel hakların korunması ve devletin bireyleri koruma yükümlülüğü arasındaki koruma açığına köprü olması beklenmektedir.
Ulusal düzeyde insan hakları konusunda çalışan birden fazla kurum ve kuruluş olması mümkündür; ancak bu alanda faaliyet göstermesi bu kurumları tek başına UİHK yapmaz. Bir kurumun UİHK olarak kabulü Paris Prensiplerine uygunluğuna ve yasal veya anayasal düzeyde “ulusal insan hakları kurumu” olarak belirlenmiş olmasına bağlıdır.
Halihazırda, dünya genelinde yaygın altı tip UİHK vardır. Bunlar:
- İnsan Hakları Komisyonu,
- Ombudsmanlıklar,
- Melez Kurumlar,
- Danışma Kurulları,
- Enstitü-Merkezler ve
- Çoklu yapılar olarak sıralanabilir.
Buna göre üye devletin ihtiyaçlarına ve idari yapısına göre ulusal düzeyde birden çok kurum ulusal kurum olabilir. Ülkemiz örneğinde UİHK olarak tayin edilmiş tek kurum Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’dur.
4. Ulusal İnsan Hakları Kurumları Küresel Ağı (GANHRI) ve Ulusal İnsan Hakları Kurumları Avrupa Ağı (ENNHRI)
a) GANHRI(önceki adıyla ICC- International Coordinating Committee for NHRIs/ UİHK’ler için Uluslararası Koordinasyon Komitesi), dünyanın her yerinden UİHK’lerin oluşturduğu uluslararası bir oluşumdur.
1993’te kurulan yapı, UİHK’leri, Paris Prensiplerine uygunluk açısından desteklemektedir ve insan haklarının korunması ve güçlendirilmesi için çalışmalar yürütmektedir.
GANHRI genel olarak:
- UİHK’lerin BM İnsan Hakları Konseyi ve Sözleşme Mekanizmaları ile ilişkilerini kolaylaştırmak ve desteklemek,
- UİHK’ler arası ilişki ve işbirliğinin güçlenmesini sağlamak,
- UİHK’lerin Paris Prensiplerine uygun olarak akredite olmasını sağlamak,
- UİHK’lerin BM sistemi içindeki rolünü güçlendirmek,
- BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliğiyle de işbirliği içinde UİHK’lere yönelik kapasite geliştirme çalışmaları yürütmek,
- Risk altındaki UİHK’lere yardım sunmak,
- Talep edilmesi halinde UİHK kurma isteğindeki hükümetlere destek vermek
yönünde çalışmalar yürütür.
GANHRI bünyesinde Avrupa, Afrika, Asya- Pasifik, ve Amerikalar olmak üzere dört bölgesel ağ kapsamında 128 UİHK faaliyet göstermektedir.
Kurumumuz Avrupa Ağı, yani ENNHRI bünyesinde yer almaktadır.
b) ENNHRI(Avrupa Ağı)Avrupa genelinde faaliyet gösteren UİHK’lerin, Paris Prensipleri bağlamında desteklenmesi için kurulmuş bir oluşumdur. Amacı üye devletlerin kapasitelerinin güçlendirilmesine, devletlerarası işbirliğinin geliştirilmesine, bölgesel ve uluslararası kuruluşlarla irtibatının ve ilişkilerinin güçlendirilmesine yardımcı olabilmektir.
Bunun dışında ENNHRI; çalışma grupları aracılığıyla demokrasi ve hukukun üstünlüğü, iş ve insan hakları, insan hakları iletişimi, yaşlı hakları, engelli hakları, ekonomik ve sosyal haklar, iltica ve göç, sürdürülebilir kalkınma hedefleri, (post-)çatışmada insan hakları alanlarında çalışmaktadır. ENNHRI bünyesinde Avrupa genelinde, bölgedeki tüm akredite UİHK’leri içeren 47 üye devlet bulunmaktadır. 47 üyenin 25’i Avrupa Birliği üye ülkeleri, 40’ı Avrupa Konseyi üye ülkelerindendir. Avrupa Ağı Brüksel merkezli olarak faaliyetlerini yürütmektedir.
5. Akreditasyon Prosedürü
Akreditasyon, UİHK’lerin uluslararası düzeyde görünürlüğü, kabulü ve oy-söz sahibi olması için GANHRI bünyesinde gerçekleştirilen bir prosedür olup amacı ulusal kurumun Paris Prensipleri’ne uygunluğunu tespit etmektir.
GANHRI Statüsüne (Statü Küresel Ağın işleyişini düzenleyen resmi belgedir) göre, ulusal kurumları, Paris Prensiplerine uyumluluk derecelerine göre akredite edecek birim Akreditasyon Alt Komitesi’dir (SCA). BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, Akreditasyon Alt Komitesinin daimi gözlemcisidir ve Komitenin Sekretarya İşlerini yürütmektedir. Akreditasyon Alt Komitesi yılda iki kez Cenevre’de toplanmaktadır.
GANHRI Statüsüne göre SCA üye seçiminde bölgesel temsile önem gösterilmekte ve adaylar A düzeyinde akredite olmuş kurumlardan aday gösterilmektedir. Seçilen üyeler bağımsız, objektif ve tarafsız uzmanlar olarak davranmakla yükümlüdürler. Seçilen üyeler üç yıl görev yaparlar.
Paris Prensipleri, UİHK’lerin karşılaması gereken altı temel kriter belirlemiştir. SCA da akreditasyon başvurularını incelerken bu kriterlerin karşılanıp karşılanmadığını inceler. Bu kriterler şunlardır:
- Yasal veya anayasal dayanak ve kurumun özerkliğinin yasal dayanağının olması,
- Hükümetten bağımsız olma,
- İnsan haklarının korunması ve güçlendirilmesi için geniş yetkilere sahip olma ve yeterlilik,
- Çoğulculuk (karar alma mekanizmasında da personelde de toplumun farklı kesimlerinin temsili),
- Yeterli mali kaynak ve mali özerklik,
- İhlallerin soruşturulması için yeterli yetkinin tanınmış olması.
2022 yılı itibariyle GANHRI bünyesinde yer alan 120 Kurumdan 88’i A düzeyinde, 32’si ise B düzeyinde akredite olmuştur.
ENNHRI (Avrupa Ağı) bünyesinde ise 46 üye Kurumdan 31’i A düzeyinde, 8’i B düzeyinde akredite olup 7’si ise henüz akredite olmamıştır.
A düzeyinde akredite olan kuruluşların Paris Prensipleri ile uyumluluk gösterdiği değerlendirilmektedir. Bu kuruluşlar, ulusal insan hakları kurumlarına ilişkin ulusal ve uluslararası tüm toplantılara oy verebilecek düzeyde katılabilir. Ayrıca İnsan Hakları Konseyinin tüm toplantılarına katılıp herhangi bir gündem maddesi hakkında söz alabilirler.
B düzeyinde akredite olan kuruluşlar ise ulusal insan hakları kurumlarına ilişkin uluslararası toplantılara gözlemci olarak katılabilirler. Fakat kendilerine NHRI yaka kartı verilmez, İnsan Hakları Konseyinin toplantılarında söz alamazlar.
Akredite olmayan kurumlarınsa BM insan hakları forumlarında herhangi bir ayrıcalıkları bulunmamaktadır.
Akreditasyon süreci her beş yılda yeniden gözden geçirilmektedir. Bu anlamda her beş yılda bir Kurumların gerekli belgeleri SCA’ya tekrar sunması ve Paris Prensiplerine ve SCA’nın öneri ve tavsiyelerine uygunluğu yerine getirmeleri gerekmektedir.
6. Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ve Akreditasyon Süreci
2 Mart 2021 tarihinde kamuoyu ile paylaşılan İnsan Hakları Eylem Planı (2021-2023) Faaliyet 1.2.a.’da “TİHEK’in yapısının, BM Ulusal İnsan Hakları Kurumları Statüsüne İlişkin İlkeler ile uyumlu hale getirilmesi ve 1 yıl içerisinde Ulusal İnsan Hakları Kurumları Küresel Ağı (GANHRI) akreditasyonu almasının sağlanması” bir hedef olarak belirlenmiştir.
İlgili hedef doğrultusunda, 13.07.2021 tarihli ve 2021/170 sayılı Kurul Kararı ile GANHRI’ye akreditasyon süreci ile ilgili hazırlıkların başlatılması ve gerekli çalışmaların yürütülmesine oy birliğiyle karar verilmiştir.
Akreditasyon sürecinin GANHRI nezdinde başlatılabilmesi için GANHRI bünyesinde bulunan Akreditasyon Alt Komitesi (SCA) Sekreterliği’ne bir niyet beyanı ile başvurulması gerekmektedir. Bu kapsamda 28 Temmuz 2021 tarihinde ilgili niyet beyanı Kurumumuz tarafından resmi yazıyla SCA Sekreterliği’ne iletilmiştir. Buna ek olarak, Kurum Kanunu, Yönetmelikler, Paris Prensiplerine uygunluğu beyan eden belge, Faaliyet Raporu ve Stratejik Plan gibi diğer destekleyici dokümanlar 1 Haziran 2022 tarihinde Cenevre’de bulunan SCA Sekreterliği’ne sunulmuştur.
Akreditasyon sürecine ilişkin yazılı aşamanın tamamlanmasının ardından 3 Ekim 2022 tarihinde Başkanımız Prof. Dr. Muharrem KILIÇ ve beraberindeki heyet, SCA üyeleriyle çevrimiçi bir toplantı gerçekleştirmiştir.
10 Ekim 2022 tarihinde SCA Sekreterliği tarafından iletilen resmi yazıda, Kurumumuzun B statüsünde akredite edilmesine karar verildiği belirtilmektedir.
Akreditasyon Alt Komitesinin, ‘B’ statüsü verilmesine ilişkin kararı;
- İlgili kurumun bir Ulusal İnsan Hakları Kurumları’nın (UİHK) olarak kabul edildiği, bu nedenle UİHK’ların uluslararası ve bölgesel toplantılarına katılma fırsatına sahip olduğu anlamına gelmektedir.
- BM Organlarına ve İnsan Hakları Konseyi’nin Evrensel Periyodik İnceleme Mekanizmasına (EPİM) paralel raporlar sunma imkanına sahip olacaktır.
Akreditasyon süreci UİHK’ların çalışmaları için esas teşkil etmektedir. Nitekim akreditasyon;
- UİHK’ların güvenilir ve bağımsız bir aktör olduğuna dair bir kanıt sunmaktadır.
- UİHK’ların SCA’nın tavsiyelerini yansıtarak ve bu öneriler doğrultusunda hareket ederek çalışmalarını geliştirmelerini olanaklı hale getirmektedir.
- UİHK’lara Paris Prensiplerini kendi ulusal bağlamlarında uygulamaları konusunda yardımcı olmaktadır.
- Kurumsal bağımsızlıklarını, çoğulculuklarını, etkililiklerini ve hesap verebilirliklerini sağlamaya yardımcı olmaktadır.
Akreditasyon süreci periyodik olarak yenilenmesi gereken bir süreç olup; UİHK’ların Paris Prensiplerine uygunluğunu değerlendirme amacını taşımaktadır. Tavsiyelerin yerine getirilmesi halinde A statü ile akredite olmak amacıyla Komite’ye tekrar başvuruda bulunmak mümkün olacaktır.