Kurum Başkanımız Prof. Dr. Muharrem Kılıç, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığın Önlenmesine Yönelik Meclis Araştırma Komisyonu toplantısına katılım sağlayarak kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığın önlenmesine ilişkin sunum yaptı.
Kurum Başkanımız, sunumu kapsamında, kadına yönelik şiddet kavramı ve kadına yönelik şiddete ilişkin sayısal veriler, kadına yönelik şiddetin insan hakları ve ayrımcılık boyutu, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde ulusal insan hakları kurumlarının rolü, akran kurumların iyi uygulama örnekleri ve kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığın önlenmesi konusunda Kurumumuzun çalışmalarına ilişkin Komisyona bilgi verdi.
Şiddet olgusunun sadece bir dönemle sınırlanamayacağını ve içselleştirilerek farklı görünüm biçimlerinde ortaya çıktığını belirten Kurum Başkanımız, kadına yönelik şiddetin özellikle kadına yönelmiş olması ve mağdur kitlenin kadınlar olması hasebiyle temel bir insan hakları sorunu olarak karşımıza çıktığını ve Dünya Sağlık Örgütünün kavramsallaştırmasına göre kadına yönelik şiddetin halk sağlığı sorunu olarak tanımlandığını ifade etti.
Kurum Başkanımız, Dünya Sağlık Örgütünün 2021 yılı raporlarına göre global ölçekte 15-49 yaş arasında kadınların yüzde 31’inin yaşamları boyunca mevcut eşinden veya birlikte olduğu kişiden fiziksel ve cinsel şiddete maruz kaldığını, Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesinin verilerine göre ise küresel ölçekte her üç kadından birinin şiddete maruz kaldığını belirtti. Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Bölümünün hazırlamış olduğu 2020 tarihli raporda küresel ölçekte her gün yaklaşık 137 kadının kendi aile üyeleri ya da başkaları tarafından öldürüldüğüne ilişkin veriler paylaşılarak, küresel düzeyde kadına karşı şiddetin maliyetinin 1,5 trilyon ABD doları olduğunun tahmin edildiğini vurguladı.
Dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan savaşlar ve iç çatışmaların kadınları ve kız çocuklarını şiddet karşısında daha da kırılganlaştırarak temel insan haklarının ihlal edilmesine yol açtığını, İsrail tarafından katliamların ve soykırımların gerçekleştiğini, Gazze’deki insani krizde 17 bin çocuğun ve 11 binin üzerinde kadının öldürüldüğünü belirtti. Gazze’deki kadınların yıllardır süren çatışmalar, askeri baskılar ve insani kriz nedeniyle yalnızca fiziksel şiddet değil, aynı zamanda toplumsal, psikolojik ve ekonomik şiddetle de karşı karşıya bırakıldığını, Birleşmiş Milletler Kadın Birimi’nin raporuna göre, Gazze’deki kadınların temel haklarını savunmakta büyük zorluklarla karşılaşarak yeterli hukuki ve psikolojik destekten yoksun kaldıklarını ifade etti.
Ulusal insan hakları kurumlarının çalışmalarının genel olarak cinsiyete dayalı ayrımcılık da dâhil olmak üzere ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına ve medeni, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel hakların teşvik edilmesi ve korunmasına odaklandığını belirterek, küresel ölçekte bir sorun olan kadına yönelik şiddet ve ayrımcılıkla mücadele konusunda ilgili stratejilerin belirlenmesinde ulusal insan hakları kurumlarının misyonun önemli olduğunu vurguladı. Kurumumuzun insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada ayrımcılığın önlenmesi ile işkence ve kötü muamelenin önlenmesi kapsamında ulusal önleme mekanizması olarak icra ettiğini üç temel görevi kapsamında, ayrımcılığın önlenmesinde bireysel başvuruların alındığını, bilinçlendirme ve farkındalık çalışmalarının yürütüldüğünü belirterek Kurumumuz faaliyetleri hakkında detaylı bilgi paylaştı.
Komisyon üyelerinin sorularının yanıtlanmasıyla toplantı son buldu.