Başkanımız Süleyman Arslan, Üsküdar Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen çevrimiçi seminerde “Pandemi Sürecinde Güncel İnsan Hakları Sorunları” konulu konuşmasını gerçekleştirdi.
Etkinliğin açılış konuşmasını Üsküdar Üniversitesi İnsan Hakları Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı yaptı. Süleymanlı, evrensel ölçüde etkisi olan COVID -19 pandemisi nedeniyle uluslararası insan hakları konusunda risklerin arttığını söyledi; ülkelerin pandemiyle başa çıkmaya çalışırken olağanüstü önlemler almak zorunda kaldığını belirtti.
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise insan haklarının çağın kutsalı olduğunu vurgulayarak, “İnsan hakları olağanüstü durumlarda kısıtlanabilir. Pandemi de bunlardan birisi. Yönetimler pandemiyi bahane ederek bunu suiistimal etmemeli” diye konuştu. Prof. Dr. Tarhan, salgın yönetiminde aynı zamanda psikoloji ve sosyoloji uzmanlarından da destek alınması gerektiğini belirterek virüse karşı alınan önlemlerin yeni eşitsizlikler doğurmaması gerektiğini vurguladı.
Başkan Süleyman Arslan da insan hakları genel itibariyle devlet birey ilişkisi olarak değerlendirilse de Anayasada da belirtildiği gibi bireylerin de devlete, topluma, aileye karşı yükümlülükleri olduğunu ifade etti. Arslan “İster sağlığa aykırı bir hayvanın yenmesinden ister sağlıksız çevre şartlarından ya da birilerinin virüs üretmesinden kaynaklansın hiç fark etmez, bu bir insan hakları ihlalidir. 1.5 milyon insanın öldüğü bu pandeminin soruşturulması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
“İnsan hakları bir ahlaktır“
İnsan haklarının bir ahlak olduğunu belirten Arslan, “Herkesin hakları ve özgürlükleri vardır. Ama yeri geldiği zaman hakları ikram etmek, haklardan feragat etmek, fedakarlıkta bulunmak da gereklidir. İnsan yeri geldiğinde vatanı için canını, malını verir. Gerekirse kendi özgürlüklerini gönüllü olarak sınırlar. Evde kalması gerekiyorsa evde kalır. Başkalarına sosyal yardım gerekiyorsa onu yapar. Bizim toplumuzda bu değerler oldukça güçlüdür. Çok sayıda devlet yıkıp yeniden kurmuş bir millet olarak bu toplumsal bağ aramızda mevcuttur“ diye konuştu.
“Birbirimize karşı anlayışlı olarak, haklarımızdan, özgürlüklerimizden taviz vermeden ama gerektiğinde de yük olmadan, yük alarak bu zor zamanları aşabilmemiz gerekir”
Pandemi sürecinde karşılıklı anlayış ile haklarımızdan, özgürlüklerimizden taviz vermeden ama gerektiğinde de yük olmadan yük alarak bu zor zamanları aşabilmemiz gerektiğini belirten Başkan Arslan, toplumların kalitesinin zor zamanlarda ortaya çıktığını belirtti.
“Cezaevlerindeki mahpuslarla uzaktan bağlantı ile görüşüyoruz”
Pandemi sürecinde Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun faaliyetlerinden de bahseden Başkan Arslan, hem zarar vermeme hem de zarara uğramama gerekçeleriyle ziyaretler bu dönemde mecburen azalsa da Ulusal Önleme Mekanizması ziyaretlerinin devam ettiğini, Kurumun çevrimiçi başvuruları almayı sürdürdüğünü ve başvurucular ile ceza infaz kurumu sorumlularıyla çevrimiçi görüşmeler yapıldığını söyledi.
‘Acil Durum Kanunu’ önerisi
TİHEK Başkanı Arslan konuşmasında pandemi döneminde olağanüstü hal uygulamasına geçen ülkelerden örnekler de vererek özgürlükleri kısıtlamama tavrı nedeniyle Türkiye’de böyle bir uygulamaya gidilmediğini ancak bazı konularda kanunla sınırlandırma mümkün olmadığı için sıkıntıların çıktığını ifade ederek bu sıkıntıların giderilmesi için Acil Durum Kanunu hazırlanması kanaatini dile getirdi.
Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ zaferini de kutlayan Arslan, 30 yıl süren insan hakları ihlallerinin büyük ölçüde giderildiğini belirterek, İnsanların haksız bir şekilde yurtlarından uzaklaştırılmasının önüne geçilmesinin çok sevindirici bir durum olduğunu belirtti. Arslan, Fransa’da ifade hürriyeti bahane edilerek Peygamber Efendimize saldırıları da şiddetle kınadığını ve Kurum olarak takipçisi olduklarını söyledi.
Başkan Arslan ayrıca AİHM’de görülen ve bir Somalili çocuğun alınıp Hristiyan bir aileye evlatlık olarak verilmesi ile ilgili olan davaya müdahillik için başvuruda bulundukları bilgisini de verdi.