Tarih boyunca kişiler ve aile fertleri soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaşlar, istikrarsızlık, ekonomik krizler, mübadeleler, doğal afetler gibi nedenlerin yanı sıra maddi ve sosyal koşullarını iyileştirmek, kendileri ve ailelerine ilişkin beklentilerini geliştirmek amacıyla başka bir ülkeye veya bölgeye göç etmiştir. Bu bağlamda göçmen, sebepleri, gönüllü olup olmaması, göç yolları, düzenli veya düzensiz olması fark etmeksizin yabancı bir ülkede bir yıldan fazla ikamet eden bir birey olarak tanımlanmaktadır.
Sebepler farklı olsa da göç etmenin yegâne amacı umut olagelmiştir. Bu umut, daha iyi bir yaşam, güvenli bir toplum, düzenli bir iş, kaliteli bir eğitim, çocuklara daha iyi bir gelecek sunma gibi saiklerle cereyan edebilmektedir. Bu amaçla hareket eden göçmenler aslında riskli bir yolculuğu da kabullenmiş olmaktadırlar. Zaman zaman aşılmak zorunda olan denizlerde facialar yaşanabilmekte; insan kaçakçıları, organ mafyası gibi aktörler devreye girerek insan hakları ihlalleri yaşanabilmektedir. Bu ihlaller çoğu zaman yolculukla sınırlı kalmamakta göç edilen ülkelerde karşılaşılan dışlanma, ötekileştirme, ayrımcılık, iş vermeme gibi pek çok sosyal ve ekonomik sorunlarla devam edebilmektedir. Oysa göçmenler gittikleri ülkelere bilgi ve birikimlerini de götürerek hedef ülkenin sosyal, ekonomik, hukuki, siyasal, bilimsel ve entellektüel kazanımlarına katkı sunmakta, ülke refahında önemli bir işlev üstlenmektedirler.
Dünyanın en önemli göç rotalarından biri üzerinde yer alan ülkemiz, tarih boyunca sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış, coğrafyamız çok büyük göç süreçlerine tanıklık etmiş, kadim geleneğimiz bu topraklara olan göçlerle harmanlanarak zengin bir kültüre kavuşmuştur. Türkiye bugün, 190 farklı milletten göçmene ev sahipliği yapmanın haklı gururunu yaşamaktadır.
Türkiye düzensiz göçle mücadele etmek üzere çok önemli hukuki, siyasi ve idari adımlar atmıştır. “Sınır Aşan Organize Suçlarla Mücadele Sözleşmesi” ile bu sözleşmenin ekleri “Göçmen Kaçakçılığı” ve “İnsan Ticareti” konularını düzenleyen Protokoller 13 Aralık 2000 tarihinde Palermo’da imzalanmıştır. Ülkemizin göç alanındaki mevzuat eksikliğini giderebilmek, göç alanındaki politikalarını düzenlemek ve göçü daha etkin yönetmek amacıyla, 6458 sayılı “Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu” kabul edilmiş ve 11.04.2013 tarih ve 28615 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Bu kanunla, İçişleri Bakanlığına bağlı sivil ve uzmanlaşmış bir kurum olan Göç İdaresi Genel Müdürlüğü kurulmuştur. 4817 Sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun ve bu kanunun uygulama yönetmeliği 6 Eylül 2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 79 uncu maddesinde göçmen kaçakçılığı suçu düzenlenmiştir.
20’nci yüzyılda Balkan Savaşları ile başlayan zorunlu göçler İkinci Dünya Savaşı’nda üst seviyelere ulaşmıştır. Göç hareketliliği günümüzde İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en yoğun dönemini yaşamaktadır. Son on yılda dünya göçmen nüfusunun 150 milyon kişiden 214 milyona yükseldiği bilinmektedir. Birleşmiş Milletler verilerine göre son 20 yıldaki hızıyla artmaya devam ederse, dünyadaki uluslararası göçmenlerin sayısının 2050 yılında 405 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir. Bugün dünyada her 33 kişiden biri göçmen kökenlidir. Bu artışın arkasında uluslararası ve yerel çatışmaların, savaşların, insan hakları ihlallerinin, ekonomik sömürünün önemli payı olduğu düşünüldüğünde, göçmen sorununa kayıtsız kalmak, insan hakları ihlallerinin artmasına, yoksul ülkelerde yaşam koşullarının ağırlaşmasına katkıda bulunmak anlamına gelmektedir.
Her yıl 18 Aralık’ta kutlanan Uluslararası Göçmenler Gününde; dünya çapında göçmenlerin ve yerinden edilmiş insanların yaşadıkları ekonomik, sosyal, siyasi, psikolojik ve hukuksal sorunlar vurgulanmakta, çözüm önerileri dile getirilmektedir. 18 Aralık günü, uluslararası kamuoyunun dünya çapında göçmen haklarını tanıdığı gün olarak da bilinmektedir. İlk defa 1997 yılında Filipinli ve Asyalı göçmen organizasyonları arasında 18 Aralık günü Uluslararası Göçmen Dayanışma Günü olarak kutlanmaya başlanmıştır. 18 Aralık 1990 tarihinde, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Uluslararası Göçmen İşçiler ve Ailelerinin Haklarını Koruma Konvansiyonu’nun imzalanmasına müteakip 2000 yılında başlayan bir gelenekle her yıl 18 Aralık günü, BM tarafından resmi olarak “Uluslararası Göçmenler Günü” olarak kabul edilmiştir.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu olarak, 18 Aralık Dünya Göçmenler Gününde, tüm ülkeleri insanların göçe zorlanmadığı, insan hakları ve onurunun korunduğu, insan hayatının pazarlık konusu yapılmadığı bir dünya oluşturmak ve göçmen düşmanlığını önlemek için gerekli tedbirleri almaya, üstlerine düşen insani yükümlülükleri yerine getirmeye davet ediyoruz.