e-Başvuru
Erişilebilirlik Menüsü
Sığınmacılara ve Düzensiz Göçmenlere Yönelik Geri İtme Eylemlerine İlişkin Basın Açıklaması
Sığınmacılara ve Düzensiz Göçmenlere Yönelik Geri İtme Eylemlerine İlişkin Basın Açıklaması
03.10.2022
A- A+

Mültecilerin ve sığınmacıların ülke sınırlarına gelmeden veya sınırları geçtikten sonra durdurulması için başvurulan genellikle “geri itme” olarak adlandırılan uygulama ve politikalar, uluslararası insan hakları hukukunu ihlal etmekte ve uluslararası insancıl hukuka aykırılık teşkil etmektedir. Geri itme eylemleri, ülkelerin kara sınırlarının yanı sıra karasularında ya da açık denizlerde de gerçekleşebilmektedir. İnsan haklarını yok sayan bu türden uygulama ve politikalarla ayrım gözetilmeksizin mülteciler ve sığınmacılar zorla geri gönderilmeye çalışılmaktadır. Hatta kimi zaman mülteci ve sığınmacılar botlarının batırılması ve ateşli silahlarla müdahale gibi yaşamı tehdit eden muamelelerle karşı karşıya kalabilmektedir. Her ne kadar devletlerin sınır güvenliğini sağlama noktasında takdir yetkisi bulunsa da takdir yetkisinin insan haklarını ihlal etmeden, şiddete ve orantısız güç kullanımına başvurmadan ve geri göndermeme ilkesinin (non- refoulement) usuli güvencelerini göz ardı etmeden kullanması gerekmektedir. Birleşmiş Milletler Göçmenlerin İnsan Hakları Özel Raportörü’nün de belirttiği üzere “Her yıl binlerce göçmen, uluslararası kara ve deniz sınırlarını geçmeye çalışırken trajik biçimde hayatını kaybetmektedir. Sınır makamlarının yakalama sırasında güç kullanımının ve kişilerin derhal gönderilmesinin, transit geçişlerinde göçmenlerin sağlığı ve güvenliği üzerinde çok büyük etkisi bulunmaktadır.”

Devletlerin kendi ülkelerinde veya yargı yetkisi alanında bulunan veya etkin kontrolleri dahilindeki her yerde mülteciler ve sığınmacılar dahil herkesin insan haklarına saygı gösterme, insan haklarını koruma ve yerine getirme yükümlülüğü bulunmaktadır. İnsan hakları hukuku; göç yönetiminin tüm aşamalarının merkezinde insan haklarının bulunmasını gerektirmektedir. Bundan ötürü göç hareketi hangi biçimde ve ölçekte olursa olsun devletlerin kara sınırlarının yanı sıra karasularında veya uluslararası sularda göçmenlere yönelik muamelelerinin insan hakları hukukuna uygun olması gerektiğini vurgulamak gerekmektedir.  BM Göçmen Hakları Özel Raportörü’nün de ifade ettiği üzere devletler, “sınır yönetimi önlemlerini alırken toplu sınır dışı edilme yasağına, eşitlik ve ayrımcılık yapmama ilkesine, geri göndermeme ilkesine, sığınma hakkına, yaşam hakkına, işkence yasağına, cinsiyet eşitliğinin teşvik edilmesine ve çocuğun yüksek yararı ilkesine saygı göstermek zorundadır.”

Ülkeye giriş yapmaya çalışan mülteci ve sığınmacılara yönelik denizde gerçekleştirilen sınır denetimi operasyonlarında hem insan haklarına ve BM Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Sözleşmesi’nin hükümlerine hem de uluslararası deniz hukuku ilkelerine riayet edilmesi gerekmektedir. Açık denizlerdeki faaliyetler, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin yanı sıra Denizde Can Güvenliği (SOLAS) ve Arama ve Kurtarma (SAR) Sözleşmeleri ile düzenlenmektedir. Bu belgeler, denizde tehlikede olan insanlara yardım etme ve onları kurtarma vazifesi yüklemektedir. Bu kapsamda gemi kaptanının, denizde kurtarılanları “güvenli bir yere” teslim etme yükümlülüğü bulunmaktadır.

Cenevre Sözleşmesi olarak adlandırılan 1951 tarihli BM Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin Sözleşmesi’nde “Sığınma hakkını tanımanın, bazı ülkelere son derece ağır yük yükleyebileceğini ve uluslararası kapsamı ile niteliği Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş bulunan bir sorunun, uluslararası iş birliği olmaksızın tatmin edici biçimde çözümlenemeyeceğini dikkate alarak, bütün Devletlerin, mülteci sorununun toplumsal ve insani yönlerini kabul ederek, bu sorunun devletler arasında bir gerginlik sebebi halini almasını önlemek için olanakları ölçüsünde ellerinden geleni yapmalarını arzuladıkları” taahhüt edilmiştir.  

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK), 2014 yılında Denizde Koruma Diyaloğu’nun öncülüğünde oluşturulan “Denizde Korumaya İlişkin Küresel Girişimi”, denizde düzensiz seyahat eden kişilerin maruz kaldığı sömürü, istismar ve şiddetin yanı sıra can kaybının azaltılması ve denizden gelen düzensiz karışık akınlara karşı korumaya duyarlı yanıtlar oluşturulmayı destekleme hedefiyle devletler tarafından gerçekleştirilen müdahalenin temel unsurlarını ortaya koymaktadır. BMMYK’ye göre bu hedefler, arama-kurtarma sistemlerinin ötesinden uluslararası korumaya, insani muamele ve geri göndermenin önlenmesine ihtiyaç duyanların erken tespitinden adil ve etkin sığınma prosedürlerine erişime varıncaya kadar uzanmaktadır.

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Dunja Mijatović; üye ülkelerin sınırlarındaki mültecilere, sığınmacılara ve göçmenlere yönelik insan hakları ihlallerinin arttığını ifade ederek, genellikle geri itme olarak adlandırılan uygulamaların Mültecilerin Hukuki Durumuna Dair Sözleşme ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırılık teşkil ettiğini vurgulamaktadır. Geri itme uygulamalarının genellikle ‘Avrupa sınırlarını korumak’ amacıyla gerçekleştirildiğine dikkat çeken Mijatović; Avrupa’nın mültecilere, sığınmacılara ve göçmenlere ev sahipliği yaparken dayanışma eksikliğinin üstesinden gelinmesine ihtiyaç olduğunu, dayanışma eksikliğinin insan hakları ihlalleri için geçerli bir mazeret teşkil etmese de geri itme için güçlü bir teşvik olduğunu ifade etmektedir. Bundan ötürü bu ciddi insan hakları krizinin üstesinden gelinmesi için Avrupa devletlerinin ortak sorumluluk üstlenmesi gerektiğini belirtmektedir.

Avrupa Parlamentosu da Mart 2021’de yayınlamış olduğu brifing ile, son yıllarda Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin katı sınır kontrolüne odaklandığına ve üçüncü ülkelerle iş birliği yoluyla göç yönetiminin dışsallaştırıldığına dikkat çekerek geri itme eylemlerinin AB Sözleşmeleri’nde ortaya konulan değerleri aşındırdığını ve bu eylemlerin uluslararası ve Avrupa insan hakları hukuku ile insancıl hukuk ilkelerini ihlal edebileceğini belirtmiştir. Parlamento, üye Devletler’e ve AB ajanslarına AB’nin dış sınırlarını korumak amacı ile gerçekleştirdikleri faaliyetlerde temel haklara riayet etmeleri yönünde çağrıda bulunmuştur.

Denizlerde göçmenlere yönelik gerçekleştirilen geri itme eylemleri özellikle BM Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin (MSHS) 6’ncı AİHS’in 2’nci maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının; MSHS’nin 7’nci ve AİHS’in 3. maddesinde hüküm altına alınan işkence ve kötü muamele yasağının ve AİHS’e Ek 4 No’lu Protokol’ün 4’üncü maddesinde düzenleme altına alınan toplu sınır dışı edilme yasağının ve ayrımcılık yasağının ihlal edilmesine yol açabilmektedir. Her iki Sözleşme de taraf devletin “yargı alanında” olan herkes için uygulama alanı bulmaktadır. Nitekim AİHM birkaç davada (Xhavara ve Diğerleri / İtalya ve Arnavutluk; Medvedyev ve diğerleri / Fransa ), bir devlet tarafından açık denizde kontrol edilen kişilerin, o devletin yargı alanına girebileceğini kabul etmiştir.

BM İnsan Hakları Komitesi, göçmenleri taşıyan geminin batması üzerine acil yardımın sağlanmamasına ilişkin 27 Ocak 2021 tarihli A.S., D.I., O.I. ve G.D v. İtalya kararında, altmışı çocuk olmak üzere iki yüz göçmenin bulunduğu geminin batması üzerine yapılan acil durum çağrılarına zamanında yanıt verilmemesi ve gemi gönderilmemesi nedeniyle İtalya’nın sorumlu olduğuna hükmetmiştir. Komite ilgili kararda MSHS’nin yaşam hakkını güvence altına alan 6’ncı maddesi ile 2/3’üncü maddesinin birlikte ihlal edildiğine karar vermiştir.

Geri itme eylemleri, MSHS’de ve AİHS’in 3. maddesinde güvence altına alınan ve jus cogens niteliği taşıyan işkence ve kötü muamele yasağı kapsamında da değerlendirilebilmektedir. BM Göçmenlerin Hakları Özel Raportörü, 12 Mayıs 2021 tarihli raporunda; uluslararası norm ve standartları ihlal eden bazı geri itmelerin güç kullanımını da içerdiğine dair endişelerini dile getirmiş ve bazı muamelelerin göçmenleri işkence ve diğer zalimane veya aşağılayıcı muameleye maruz bırakmak için tasarlandığına dikkat çekmiştir. Şüphesiz göçmenlerin taşındığı gemilerin batırılması veya göçmenlerin taşındığı botların geri itilmesi için yapılan diğer türlü şiddetli müdahaleler insan onuruna bir saldırı niteliği taşımakta ve yaşam hakkının yanı sıra işkence ve kötü muamele yasağı kapsamında değerlendirilebilecek eylemlere yol açmaktadır.

İşkence ve kötü muamele yasağı; devletlerin mültecilere, sığınmacılara ve göçmenlere yönelik işkence ve kötü muamele niteliği taşıyan eylemlerde bulunulmamasının yanı sıra geri göndermeme ilkesinin gerektirdiği güvencelerin sağlanması yükümlüğünü de içermektedir. Nitekim AİHM, 2011 tarihli M.S.S Belçika v. Yunanistan davasında geri göndermeme ilkesi çerçevesindeki usuli garantilere uyma zorunluluğunun altını çizerek Belçika makamlarının başvurucunun Yunanistan’a gönderilmesi halinde insanlık dışı ve onur kırıcı muameleye maruz kalacağını bildikleri veya bilmeleri gerektiğine karar vermiş ve bundan ötürü Belçika’nın Sözleşme’nin 3. maddesini ihlal ettiği sonucuna varmıştır.

Avrupa İşkenceyi ve İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele ve Cezayı Önleme Komitesi (AİÖK), Yunanistan ziyaretine ilişkin 2020 tarihli raporunda; Meriç Nehri sınırında kolluk kuvvetleri ve askeri personel tarafından gerçekleştirilen her türlü geri itmenin önlenmesi için yetkililerin harekete geçmesi yönündeki tavsiyesini yinelemiştir. AİÖK, ülke sınırına ulaşmış veya ülkede bulunan ve uluslararası koruma talebinde bulunan yabancı uyruklu herkesin, zincirleme geri gönderme dahil, geri gönderme riskine karşı etkili biçimde korunması gerektiğini, bu kişilere yönelik etkili bir sığınma prosedürüne erişiminin sağlanması gerektiğini vurgulamıştır. Bu amaçla CPT, polise ve sınır muhafızlarına, ülke topraklarına giren düzensiz göçmelerin bireysel olarak tespit edilip kayıt altına alınmaları ve zorla geri gönderilmelerine karşı yasal yollardan etkin biçimde yararlanabilecekleri bir konuma getirilmeleri için net talimatlar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Bu çerçevede, temel misyonu insan haklarını korumak ve geliştirmek, ayrımcılığı önlemek ve kişilerin eşit muamele görmesini sağlamak ve işkence ve kötü muameleyle etkin mücadele etmek olan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, sığınmacıların insan haklarını ihlal eden geri itme uygulamalarına ilişkin medyada yer alan haberleri yakından takip etmektedir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Paylaş :