Geçtiğimiz günlerde yazılı ve görsel medyada, İzmir'in Buca ilçesindeki bir belediye otobüsünde henüz bilinmeyen bir nedenle çıkan tartışmanın ardından Suriye uyruklu 3 kadının çocuklarıyla birlikte otobüsten indirildiğine ilişkin iddialar yer almıştır. Irk ayrımcılığının ve yabancı düşmanlığının tezahürü niteliğindeki bu ve buna benzer olaylar demokratik toplumların temel değeri olan çoğulculuk ilkesini tehdit etmektedir.
21/12/1965 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul edilen ve ülkemiz tarafından 3/4/2002 tarihinde onaylanan Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 1’inci maddesinde ırk ayrımcılığı: “siyasî, ekonomik, sosyal, kültürel veya toplumsal yaşamın herhangi bir alanında, insan hakları ve temel özgürlüklerin tanınmasını, uygulanmasını, bu hak ve özgürlüklerden yararlanılmasını ortadan kaldırmak veya zayıflatmak amacına ya da etkisine yönelik, ırk, renk, soy ya da ulusal veya etnik kökene dayalı her türlü ayrım, dışlama, kısıtlama ya da tercih” olarak tanımlanmış ve yasaklanmıştır.
Sözleşme’nin 5’inci maddesinde ise kişilerin herhangi bir ırk ayrımcılığına maruz kalmaksızın taraf devlet sınırları içerisinde hareket serbestisine ve bu ülkedeki ulaşım araçlarından yararlanma hakkına sahip oldukları açıkça belirtilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 14’üncü maddesi ile de düzenleme altına alınan ırk ve etnik kökene dayalı ayrımcılık yasağı, kamu hizmetleri bünyesinde değerlendirilmesi gereken ulaşım hizmetlerinin, toplum üyeleri arasında hiçbir ayrım gözetmeyecek şekilde herkese açık olmasını zorunlu kılmaktadır. Ayrıca bu husus Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 23’üncü maddesinde: “Herkes yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir.” ifadeleriyle bir kez daha vurgulanmıştır.
20/4/2016 tarihli ve 6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu’nun 5’inci ve 25’inci maddelerinde de ulaşım ve benzeri hizmetlerden yararlanmakta olan veya yararlanmak üzere başvurmuş olan kişiler aleyhine ayrımcılık yapılamayacağı hüküm altına alınarak, aksi yöndeki uygulamalara idari para cezası uygulanacağı ifade edilmektedir. Ayrıca Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonunun 2 No’lu Genel Politika Tavsiye Kararında da belirtildiği üzere bir eşitlik kurumu olarak Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, toplumsal hayatta eşitliği tesis etmede, ayrımcılıkla ve hoşgörüsüzlükle mücadelede hayati bir rol üstlenmektedir.
Bu çerçevede ırksal veya etnik farklılık gösteren grup, topluluk ya da bunların üyelerine karşı toplumu kin, ayrımcılık ya da şiddet eylemlerini teşvik edici sözlü, yazılı, görsel, işitsel ifadeler ile kamu hizmetlerinden mahrum etme şeklinde gerçekleşen fiili uygulamalar cezai anlamda sorumluluk doğurabilecek ve 6701 sayılı Kanun çerçevesinde idari yaptırım gerektiren ihlallere sebebiyet verebilecektir.
Temel misyonu insan onurunu temel alarak kişilerin eşit muamele görme hakkının güvence altına alınması, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada ayrımcılığın önlenmesi olan Kurumumuz, ulaşım araçları dâhil olmak üzere temel kamu hizmetlerinin sunulduğu tüm alanların ırkçılık ve ayrımcılığa karşı güvenli alanlar olması gerektiğine dikkat çekerek, yazılı ve görsel medyaya yansıyan mezkûr iddiaları yakından takip etmektedir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.