e-Başvuru
Erişilebilirlik Menüsü
İsveç'te Kur'an-I Kerim'e Karşı Tekrarlanan Saldırı Hakkında Basın Açıklaması
İsveç'te Kur'an-I Kerim'e Karşı Tekrarlanan Saldırı Hakkında Basın Açıklaması
21.07.2023
A- A+

İsveç’te, Irak’ın Stockholm Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim’i hedef alan saldırıların gerçekleştiği haberi yazılı ve görsel medyada yer almıştır.

Müslümanlara değerleri ve kutsal kitapları Kur’an-ı Kerim üzerinden ayrımcı tutumlar sergilemek din temelli ayrımcılığın tipik bir görünümüdür. Avrupa Konseyi Irkçılığa ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu (ECRI), “Müslümanlara Karşı Hoşgörüsüzlük ve Ayrımcılıkla Mücadele” konulu 5 No.lu Genel Politika Tavsiye Kararı’nda hükümetlerin, din özgürlüğünü destekleme ve istisnasız bütün inanç sahiplerinin yaşadıkları toplumlarda hoşgörüsüzlük ve ayrımcılık korkusu taşımadan yaşayabilmesi ve gelişebilmesini güvence altına alma görevlerinin bulunduğunu belirtmektedir.

Nefret suçları bağlamında İslam karşıtlığı uzun süredir varlığını sürdürmekte ve sıklıkla gündeme gelmektedir. İslam’a yönelik nefret söylemi ve nefret suçları, Birleşmiş Milletler (BM) Din ve İnanç Özgürlüğü Özel Raportörü tarafından yayımlanan 13 Nisan 2021 tarihli Raporda Müslümanlara yönelik şüphe, ayrımcılık ve açık nefretin “salgın boyutlarına” ulaştığı ifade edilerek açık biçimde dile getirilmiştir. Ülkemizin uluslararası mecrada İslam karşıtlığı ve İslam’a yönelik hoşgörüsüzlükle mücadelede etkin rol oynaması ve bu alanda mücadeleyi sürdürmesi neticesinde 2022 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 15 Mart “Uluslararası İslamofobi ile Mücadele Günü” olarak kabul edilmiştir. Ülkemiz tarafından olumlu karşılanan bir diğer gelişme de 12 Temmuz 2023 tarihinde BM İnsan Hakları Konseyinin Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırıları dini nefret olarak nitelendirmesi olmuştur. Söz konusu gelişmelere rağmen Müslümanlara ve İslam dinine yönelik gerçekleştirilen, toplumsal barış ve huzuru tehdit eden saldırılar son günlerde gündem olmaya devam etmektedir. Bu saldırıların son bulması ancak, uluslararası toplumun tüm aktörleri tarafından benimsenecek bir karşı duruş ile mümkün olabilecektir.

Bu çerçevede Kurumumuz 21 Ocak 2023 tarihinde yazılı ve görsel basında yer alan İsveç’te Kur’an-ı Kerim yakılması eylemine izin verilmesine ilişkin yaptığı basın açıklamasında Kur’an-ı Kerim’in yakılması eyleminin ifade özgürlüğü kapsamında olmadığını vurgulayarak bu türden faşizan eylemlerin nefret suçu teşkil edeceğini belirtmiş ve yapılan menfur saldırıları kınamıştır.[1] Yine 27 Ocak 2023 tarihinde Kopenhag Dorthaejev'deki bir caminin önünde Kur'an-ı Kerim yakılmasına izin verildiğine yönelik bilgilerin basına yansıması üzerine Kurumumuz ilgili makamların toplumsal huzurun ve küresel barışın tesisinde gerekli çabayı göstermeleri gerektiğinin altını çizmiştir.[2] İsrail güvenlik güçlerinin 5 Nisan 2023 tarihinde Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlemesi üzerine Kurumumuz ibadet edenlere ve ibadet yerlerine yönelik saldırıları kınayan basın açıklamasını kamuoyu ile paylaşmıştır.[3] 23 Haziran 2023 tarihinde Filistin’de camiye ve Kur’an-ı Kerim’e yönelik yapılan saldırılara ilişkin basın açıklamasıyla Kurumumuz din ve vicdan özgürlüğünü ihlal eden ve dini ayrımcılık teşkil eden eylemleri kınamıştır.[4] İsveç’te 2023 yılının başında gerçekleşen faşizan saldırıların benzeri 26 Mart 2023 tarihinde Danimarka’da Türkiye Büyükelçiliği önünde gerçekleşmiş, Kurumumuz tarafından söz konusu saldırıya ilişkin yapılan basın açıklamasıyla İslam düşmanlığı ile ilgili mücadelenin yeterli düzeyde olmadığı hususu vurgulanarak uluslararası toplum ortak bir duruş sergilemeye davet edilmiştir.[5]

Bahsi geçen açıklamaların yanı sıra Kurumumuz artan İslam karşıtlığı olayları nedeniyle 41 akran Ulusal İnsan Hakları Kurumu yetkililerine mektup göndererek artan İslam karşıtlığı ve yabancı düşmanlığının ortaya çıkarabileceği insan hakları ihlallerine ilişkin kurumsal duyarlılık çağrısında bulunmuştur.[6] 20 Temmuz 2023 tarihinde İsveç’te gerçekleşen Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırılar neticesinde de Kurumumuz akran Ulusal İnsan Hakları Kurumları yetkililerine gönderdiği mektup din, etnik köken veya ırk temelli nefretin; ayrımcılığa ve düşmanlığa kışkırtma şeklini alacak biçimde savunulmasının temel insan hakları ilkeleriyle bağdaşmadığının; insan onurunu ve kutsal değerleri hedef alan bu türden arkaik faşizan söylem ve eylemlerin çoğulculuğun esas alındığı demokratik toplumlarda şiddeti, yabancı düşmanlığını ve ötekileştirmeyi körüklediğinin altını çizerek akran kurumları BM İnsan Hakları Konseyinin 12 Temmuz 2023 tarihli kararını desteklemeye davet etmiştir.

Temel misyonu insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, ayrımcılığın önlenmesi ve bu konuda farkındalığın artırılması olan Kurumumuz medyaya yansıyan bu eylemleri şiddetle kınamaktadır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

 

 

Paylaş :