Antalya’da bir Rus vatandaşının 80 daire satın alarak bu daireleri sadece kendi vatandaşlarına kiraladığı şeklindeki iddialar yazılı ve görsel medyaya yansımıştır. Kurumumuz, daha önce de yabancılık unsurunun ön plana çıkarıldığı bu ve benzeri uygulamaların vatandaşlarımızın konuta erişim konusunda ayrımcılığa maruz kalma riski oluşturduğunu belirtmiştir.
En temel insani ihtiyaçlardan biri olan barınma ve konut hakkı, insan onuruna yaraşır bir yaşamın sürdürülebilmesi için belirli standartlardan ödün verilmeden karşılanması gereken temel bir insan hakkıdır. Her ne kadar küresel anlamda fiyatları artış eğiliminde olan konutlar, günümüzde artık yaygın olarak ticari amaçlarla kullanılıyor ise de, bu durum konutun insanlara bir yuva sağlamak şeklinde karşımıza çıkan birincil işlevinin göz ardı edilmesine ve konut kiralama süreçlerinde ayrımcı uygulamalara cevaz vermemektedir.
Nitekim Birleşmiş Milletler (BM) Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi de (ESKHK) 4 numaralı Genel Yorumu’nda bu hususu vurgulamıştır: “Komitenin görüşüne göre konut hakkı, bu hakkı kişiye başını sokacak bir çatı sağlayan barınakla özdeşleştiren veya barınağı sadece bir mal olarak görecek şekilde dar ve sınırlı bir anlamda yorumlanmaması gerekmektedir. Aksine; güvenli, barış içinde ve insanlık onuruna sahip olarak bir yerde yaşama hakkı olarak görülmesi gerekmektedir.” (BM, EKSHK, Genel Yorum No. 4, para. 7).
Vatandaşlarımızın dövize endeksli yüksek kira bedellerini ödeyecek ekonomik duruma sahip olması durumunda dahi yabancılar lehine yapılan konut arzı, ev sahipleri ve emlakçılar nezdinde vatandaşlarımızın ödemede güçlük çekeceğine ve bu kişilerin yabancı uyruklu kişilerle kıyaslandığında servetlerinin ve ekonomik durumlarının yetersiz olduğuna dair varsayıma dayalı inancı göstermektedir. Servet kavramı; sahibinin belli bir zamana değin biriken varlıklarının o anki toplam değeri veya sahibine gelir sağlayan taşınır ve taşınmaz değer olarak ifade edilmektedir. Kişinin maddi olanakları ve varlıklarını yapısında barındıran bir kavram olan serveti sebebiyle meşru ve makul bir temele dayanmayan farklı bir muameleye maruz kalması, ayrımcılık yasağının ihlaline sebebiyet verebilmektedir (TİHEK, Servet Temelinde Ayrımcılık, Ayrımcılık Temelleri Serisi No: 7, s. 3).
6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu’nun “Ayrımcılık türleri” başlıklı 4’üncü maddesinin birinci fıkrasında “varsayılan temele dayalı ayrımcılık” bir ayrımcılık türü olarak sayılmıştır. Mezkûr Kanun’un 2’nci maddesinin birinci fıkrasına göre ise varsayılan temele dayalı ayrımcılık: “Bir gerçek veya tüzel kişinin, bu Kanunda sayılan ayrımcılık temellerinden birisiyle gerçekte ilgisi olmamasına rağmen, bu temellerden birisini taşıdığı sanılarak hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanma bakımından ayrımcı muameleye maruz kalmasını” ifade etmektedir.
6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu’nun 3’üncü maddesi: “Bu Kanun kapsamında cinsiyet, ırk, renk, dil, din, inanç, mezhep, felsefi ve siyasi görüş, etnik köken, servet, doğum, medeni hâl, sağlık durumu, engellilik ve yaş temellerine dayalı ayrımcılık yasaktır.” hükmünü haizdir. Mezkûr Kanun’un 5’inci maddesinin üçüncü fıkrasında ise: “Kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, gerçek kişiler, özel hukuk tüzel kişileri ve bunlar tarafından yetkilendirilenler, taşınır ve taşınmazları kamuya açık bir şekilde sunarken bu malları edinmek veya kiralamak isteyenler ile bunlar hakkında bilgi almak isteyenler aleyhine, bunların kiralanması, kira akdinin şartlarının belirlenmesi, kira akdinin yenilenmesi veya sona erdirilmesi, satışı ve devri süreçlerinin hiçbirinde ayrımcılık yapamaz.” hükmü yer almaktadır.
Çoğulculuk ve farklı kültürlere saygı gibi temel ilkeler üzerine kurulan demokratik bir toplumda kişilerin ırkı, rengi, soyu ve/ya etnik kökeni nedeniyle farklı muamele görmesi kabul edilemez. Ayrıca ülke vatandaşlarının barınma ve konut hakkına ilişkin hizmetlerin sunumu aşamasında ayrımcı bir muameleye tabi tutulması da evrensel insan hakları ilkelerine, ayrımcılık yasağına ve eşitlik ilkesine aykırılık teşkil edecektir.
Temel misyonu insan onurunu temel alarak kişilerin eşit muamele görme hakkının güvence altına alınması, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada ayrımcılığın önlenmesi olan Kurumumuz, konut ve barınma hakkının en temel insan haklarından biri olduğunu ve konut kiralama ve satış süreçlerinde vatandaşlarımıza karşı herhangi bir ayrımcı muamelede bulunulmaması gerektiğini hatırlatarak yazılı ve görsel medyaya yansıyan mezkûr iddiaları yakından takip etmektedir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.