Anayasa Mahkemesi (AYM), 19/9/2023 tarihli ve 2023/115 K. No’lu kararı ile 1/7/2022 tarihli ve 7417 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 47’nci maddesiyle 1/7/2005 tarihli ve 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun’un geçici 3’üncü maddesinin altıncı fıkrasının üçüncü cümlesinde yer alan “...dört yılı...” ibaresinin “...sekiz yılı...” şeklinde değiştirilmesinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar vermiştir. Mahkeme kararında “Kanun’un anılan maddelerinde umuma açık hizmet veren her türlü yapılar ve açık alanlar ile toplu taşıma araçlarının engellilerin erişebilirliğine uygun hâle getirilmesi için öngörülen sürenin devamlı uzatılmasının engellilerin toplum içinde yer almaları, iş gücüne katılmaları ve bireysel olarak yaşayabilmeleri imkânını olumsuz etkileyeceği açıktır. (…) söz konusu alanların ve toplu taşıma araçlarının engellilerin erişebilirliğine uygun hâle getirilmesi için öngörülen sürenin devamlı uzatılması Kanun’da öngörülen denetim mekanizmasını işlevsiz hâle getireceği gibi Kanun’un öngördüğü yükümlülüklere uymayanlar hakkında idari yaptırım uygulanması imkânını da ortadan kaldırmaktadır. Süre uzatımının devamlılık kazanması ise söz konusu alanları ve toplu taşıma araçlarını engellilerin erişebilirliğine uygun hâle getirilmesi yükümlülüğü bulunanların yükümlülüklerini yerine getirme hususunda istekli davranmamasına yol açacak niteliktedir.” ifadelerine yer vermiştir.
Sürdürülebilir kalkınma gündeminin önemli bir yapı taşı ve insan haklarına saygılı bir toplumun önemli bir aracı olarak değerlendirilen erişilebilirlik, BM Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme (EHİS) 9’uncu maddesinin birinci fıkrasında “Taraf Devletler engellilerin bağımsız yaşayabilmelerini ve yaşamın tüm alanlarına etkin katılımını sağlamak ve engellilerin diğer bireylerle eşit koşullarda fiziki çevreye, ulaşıma, bilgi ve iletişim teknolojileri ve sistemleri dâhil olacak şekilde bilgi ve iletişim olanaklarına, hem kırsal hem de kentsel alanlarda halka açık diğer tesislere ve hizmetlere erişimini sağlamak için uygun tedbirleri alacaklardır.” hükmü ile Taraf Devletlere bir pozitif yükümlülük olarak yüklenmiştir. 7/7/2005 tarihli ve 5378 sayılı Kanun’un “Genel esaslar” başlıklı 4’üncü maddesinin (d) bendinde de erişilebilirliğin engelli bireylerin bağımsız yaşayabilmesi ve topluma katılımı için gerekli olduğu vurgulanarak Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3’üncü maddesinde erişilebilirlik kavramının “Binaların, açık alanların, ulaşım ve bilgilendirme hizmetleri ile bilgi ve iletişim teknolojisinin, engelliler tarafından güvenli ve bağımsız olarak ulaşılabilir ve kullanılabilir olmasını” ifade ettiği hüküm altına alınmıştır.
EHİS’in denetim organı olan Engelli Hakları Komitesi (EHK) erişilebilirlik hakkındaki 2 No’lu Genel Yorumu’nda “Erişilebilirliğin, Sözleşme’nin 19’uncu maddesinde belirtildiği üzere engelli bireylerin bağımsız yaşaması ve topluma eşit ve tam olarak katılması için ön koşul olması nedeniyle, fiziksel çevre, ulaşım, bilgi ve iletişim teknolojilerine ve kamuya açık tesis ve hizmetlere erişime izin verilmemesi ayrımcılık bağlamında görülmelidir.” şeklindeki yorumu ile fiziksel çevre, ulaşım ile bilgi ve iletişim teknolojileri ve kamuya açık tesis ve hizmetlere erişimin sağlanmamasını engelliliğe dayalı ayrımcılık yasağı kapsamında değerlendirmektedir. Komite, erişilebilirlik hakkının koşulsuz olduğunu vurgulamakta ve erişilebilirliği sağlamakla yükümlü olan kurum veya kuruluşların, erişilebilirliği sağlamanın ortaya çıkaracağı ekonomik veya diğer yükleri belirterek erişilebilirliği sağlamaktan kaçınamayacağını açıklamaktadır (BM, EHK, Erişilebilirlik Hakkında Genel Yorum No:2, (CRPD/C/GC/2), para. 23-25).
5378 sayılı Kanun’un Geçici 2 ve 3’üncü maddelerinde umuma açık hizmet veren her türlü yapılar ve açık alanlar ile toplu taşıma araçlarının engellilerin erişebilirliğine uygun hâle getirilmesi zorunlu kılınmış fakat bu yerlerin engellilerin erişebilirliğine uygun hâle getirilmesi için bir geçiş süreci öngörülmüştür. 5378 sayılı Kanun, 7/7/2005 tarihinde yürürlüğe girmiş olmasına ve Kanun’un ilk halinde bu yükümlülüğün gerçekleşmesi için 2013 tarihi öngörülmüş olmasına rağmen 6353 sayılı Kanun’un 34’üncü maddesiyle ihdas edilen Geçici 3’üncü maddesinin altıncı fıkrasının üçüncü cümlesinin ilk hâlinde belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilebilmesi için iki yılı geçmemek üzere ek süre verilebileceği hükme bağlanmıştır. 7252 sayılı Kanun’un 7’nci maddesiyle bu süre “üç yıl” şeklinde yeniden düzenlenmiş, 7333 sayılı Kanun’un 15’nci maddesiyle süre “dört yıl” olarak tekrar belirlenmiştir. Son olarak cümlede yer alan “…dört yılı…” ibaresi “…sekiz yılı…” biçiminde değiştirilmiş, bu yolla gerek Geçici 2’nci maddede gerekse Geçici 3’üncü maddede geçiş süreci için öngörülen süreler mevzuat düzenlemeleri ile devamlı uzatılmıştır.
Bununla birlikte erişilebilirliğin sağlanması için öngörülen sürenin devamlı uzatılması hususu EHK’nin Türkiye’ye ilişkin 2019 tarihli Nihai Gözlem Raporu ile AB Komisyonunun 2021 ve 2022 Türkiye Raporu başta olmak üzere eleştirilere konu olmuştur. Bunun yanında Kurumumuzun yasal görevi çerçevesinde illerde gerçekleştirdiği insan hakları istişare toplantılarında da engelli bireyler için öngörülen sürenin devamlı uzatılması hususu ele alınmış ve birçok alanda erişilebilirliğin yeterli düzeyde olmadığı eleştirileri dile getirilmiştir. Nitekim erişilebilirliğin izlenmesi ve denetlenmesine ilişkin düzenlemelerin sürekli şekilde ötelenmesi, engelli bireyler için erişilebilirliğin hayata geçirilememesine neden olmuştur. Bu sebeple 5378 sayılı Kanun çerçevesinde erişilebilirliğin izlenmesi ve denetlenmesi amacıyla oluşturulan Erişilebilirlik İzleme ve Denetleme Komisyonları da etkin bir işlev görememiştir. Bu eksikliği gidermek amacıyla Engelli Hakları Ulusal Eylem Planı’nda İzleme ve Denetleme Komisyonlarının mali açıdan güçlendirilerek denetimler sonucunda idari para cezasının etkin şekilde uygulanması ile erişilebilirlik izleme ve denetiminin güçlendirilmesi hedeflenmiştir (2023-2025 Engelli Hakları Ulusal Eylem Planı, s. 38).
6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu’nun 3’üncü maddesinde “engellilik” de bir ayrımcılık temeli olarak düzenlenmektedir. Bu çerçevede Kurumumuzun çalışmalarında, erişilebilirliğin sağlanması hususu özellikle takip edilmiştir. Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik 2021 Raporu’nda 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun çerçevesinde tüm bina, yapı, taşıt ve hizmetlerin ivedilikle engellilerin erişimine uygun hale getirilmesi ve idari yaptırımların caydırıcı rolünün göz önünde bulundurularak ilgili komisyonlarca erişilebilirlik kriterlerini sağlamayan yapı, alan ve araçların etkin biçimde denetlenmesi ve gerekli yaptırımların uygulanması tavsiye edilmiştir (Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik 2021 Raporu, 2023, Ankara, s. 119).
Kurumumuz erişilebilirliğin sağlanmaması nedeniyle engellilik temelinde ayrımcılık yasağının ihlaline ilişkin almış olduğu kararlarla da ilgili hususa dikkat çekmiştir. Kurumumuzun 2022/927 sayılı kararında; 7417 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 48’inci maddesiyle yapılan değişiklikle 7/7/2018 tarihinden itibaren ilgili sürenin sekiz yılı geçmeyecek şekilde uzatılmasına karar verildiği, her ne kadar bu sürenin uzatılması öngörülmüş olsa da, EHK’nin Türkiye’ye ilişkin 2019 tarihli Nihai Gözlem Raporu’nda erişilebilirliğe ilişkin belirtilen süre sınırlarına uyulmamasının yarattığı endişenin dile getirildiği, erişilebilirliğin makul düzenlemeden farklı olarak gruplarla ilgili bir müessese olduğu, bu nedenle erişilebilirliği sağlama görevi uygulanmadan ve ortaya çıkmadan önce öngörülmesi gereken bir yükümlülük olduğu vurgulanmıştır (TİHEK, B. No: 2022/525, K. No: 2022/927, 22/2/2023).
Yine 2023/350 sayılı kararda; muhatap Kurum tarafından fikir ve sanat eserlerinin erişilebilirliğinin hayata geçirilmesi adına uyarlanabilir, somut, takvime bağlı çözüm önerileri ortaya koyulmaması ve etkin bir izleme mekanizması oluşturulmamasının engellilik temelinde ayrımcılık yasağını ihlal ettiğine karar verilmiştir (TİHEK, B. No: 2022/690, K. No: 2023/350, 8/5/2023).
Ayrıca Kurumumuzun 2023/582 sayılı kararında; EKPSS’ye ilişkin sınav duyurusunun tüm engelliler için erişilebilir şekilde sunulmamasının engelli bireyleri bilgi edinme hakkından yararlanmada nesnel olarak haklılaştırılamayan dezavantajlı bir duruma soktuğu, muhatap Kurum tarafından gerekli çabanın gösterilmediği, erişilebilirliğin sağlanmasının büyük bir mali külfet getirmediği hususları göz önünde bulundurularak engellilik temelinde dolaylı ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine karar verilmiştir (TİHEK, B. No: 2023/63, K. No: 2023/582, 13/2023).
Temel misyonu insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, ayrımcılığın önlenmesi ve bu konuda farkındalığın artırılması olan Kurumumuz, AYM tarafından verilen iptal kararının engelli bireylerin toplumsal hayata ve bağımsız yaşama tam ve eşit şekilde katılmaları için ön şart niteliğinde olan erişilebilirliğin hayata geçirilmesinde oldukça önemli ve yerinde olduğunu değerlendirmektedir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.