Başkanımız Prof. Dr. Muharrem Kılıç, İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilişim ve Teknoloji Hukuku Enstitüsü ile İstanbul Üniversitesi iş birliğinde düzenlenen Çocuk Hakları Konferansına katılarak “Çocuğun Kişisel Verilerinin Korunmasında Yeni Bir Modelleme: Çocuk Dostu Veri ve Ulusal İnsan Hakları Kurumları” konulu bir konuşma gerçekleştirdi.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Hukuk Fakültesi ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilişim ve Teknoloji Hukuku Enstitüsü iş birliğinde Çocuk Hakları Konferansı düzenlendi. Konferansa, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ömer Ekmekçi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilişim ve Teknoloji Hukuku Enstitüsü Program Direktörü Prof. Dr. Leyla Keser Berber ve Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı Prof. Dr. Muharrem Kılıç katılım sağladı.
Açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Leyla Keser Berber, çocuk dostu bir gezegen ve dünya hayalinin aslında bizlerden önceki kuşakların ve bizlerden sonraki jenerasyonun da umut ettiği bir gerçek olacağını vurguladı. Prof. Dr. Berber, “1989 yılındaki Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin öncesi 2. Dünya Savaşı sonrası insan hakları ve insana verilen değer, saygı gibi konularda bir yükseliş görüyoruz. Bu trendden 1989 biraz geç bir tarih ama çocuklarda nasibini alıyor ve çocuk hakları sözleşmesi Birleşmiş Milletler tarafından imzalanıyor. ” dedi.
Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Başkanı Prof. Dr. Muharrem Kılıç “Çocuğun Kişisel Verilerinin Korunmasında Yeni Bir Modelleme: Çocuk Dostu Veri ve Ulusal İnsan Hakları Kurumları” konulu bir konuşma gerçekleştirdi. Prof. Dr. Kılıç, “Dijital ortam, çocukların günlük yaşamlarının ve etkileşimlerinin ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Kişisel veriler, çocukların her gün kullandığı dijital hizmetlerin merkezinde yer almaktadır. Bugünün çocukları dijital çağa doğan ilk nesildir. Çocukların ebeveynleri ise ilk ‘dijital çocukları’ yetiştiren kuşağı oluşturmaktadır.” dedi.
Veri Adaleti ve Ulusal Hak Arama Mekanizmalarına da değinen Prof. Dr. Kılıç; “Veri adaleti kavramı, son yıllarda öne çıkan konulardandır. Asıl mesele artık yalnızca mahremiyet ve gözetimle ilgili değil, ‘veri öznesi’ ve ‘yurttaş özne’ olarak nasıl profillendirdiğimizle ilgilidir. Veri adaleti, algoritmaların ayrımcılık yaptığı ve yurttaşlık haklarımız üzerinde net bir etkiye sahip olduğu gerçeğine karşı hareket etmemiz gerektiğini hatırlatmak için kullanılmaktadır. Çocuk hakları çerçevesinde veri adaleti üç ana nedenden ötürü özellikle önem arz etmektedir. İlk olarak, kişisel verilerinin başkaları tarafından sürekli olarak üretildiği, arşivlendiği, paylaşıldığı ve onlar adına hareket ettirildiği gerçeğine ışık tutmamızı ve bu nedenle daha fazla şeffaflık talep etmemizi sağlamaktadır.” ifadelerine yer verdi.