e-Başvuru
Erişilebilirlik Menüsü
28 Şubat'ın 24. Yılı Basın Açıklaması
28 Şubat'ın 24. Yılı Basın Açıklaması
03.10.2022
A- A+

24 yılı geride bırakan ve ‘post-modern’ darbe olarak adlandırılan 28 Şubat süreci Hakka tapan milletimizin İstiklal Marşı’nda dile getirilen inanç değerlerine ve insan haklarına, demokrasiye ve özgürlüğe karşı “dahilî ve haricî bedhahlar” tarafından açılan “Topyekün Savaş”tır. “Hükümeti cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etme“ amacının temelinde bu düşünce vardır.

O karanlık günlerde dönemin “silahsız kuvvetlerinin tankı” görevini üstlenen medya, darbeci zihniyetini yansıtan “topyekûn savaş” manşetleri atmış, Ankara’da tanklar sokağa çıkarılmış, “demokrasiye balans ayarı” denilerek seçilmiş hükümet ekonomideki başarılarına rağmen istifaya zorlanmıştır. Toplum üzerinde “28 Şubat 1000 yıl sürecek” diyenler tarafından harekât uygulanmıştır. Siyasi ve dini görüşü nedeniyle kişiler ayrımcı, dışlayıcı ve insan haklarına aykırı uygulamalara maruz kalmış, milyonlarca insanın hayatı karartılmıştır.

Bu süreçte en büyük ayrımcılık ve şiddet kadınlara yönelik olmuştur. İkna odalarında nice kadın darbeci zihinlerce dinî tercihleri hiçe sayılarak başörtülerini çıkarmaya zorlanmıştır. Bu odalarda sözde ikna çabalarına, özünde ise ağır psikolojik travmalara maruz bırakılan kadınların çoğu başarıyla kazandıkları üniversitelerdeki eğitimlerini yarıda bırakmak zorunda kalmıştır. Uygulanan kanunsuz başörtüsü yasağı ile kadınların çalışma hayatında dini kimlikleriyle var olmaları engellenmiştir.

Milletimiz bu süreçte demokratik olgunluğunu bırakmamıştır. 28 Şubat Post-Modern darbesi ile emellerine ulaşamayan “dahilî ve haricî bedhahlar” sinsice yürüttükleri ihanet çalışmalarını 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi ile devam ettirmişler ancak milletimizin 15 Temmuz gecesi gösterdiği direnç ile tarihe gömülmüşlerdir.

28 Şubat faillerinin asker kanadının yargılandığı davaların son bulması ve faillerin hak ettikleri cezalara çarptırılmaları sembolik de olsa olumludur ancak yeterli değildir. Medyadan yargıya, sivil toplum kuruluşlarından bürokrasiye kadar çok geniş yelpazede, 28 Şubat karanlık sürecinin doğrudan veya dolaylı parçası haline gelen diğer faillerin de kamuoyu önünde hesap vermesi gerekmektedir.

Diğer yandan, ülkemiz darbe mağdurlarının uğradığı haksızlıkları ortadan kaldırmak için önemli adımlar atmaktadır. Son olarak, 7248 sayılı Kanun’la 27 Mayıs Darbesiyle kurulan Yüksek Soruşturma Kurulu ile Yüksek Adalet Divanı tarafından haklarında soruşturma ve kovuşturma yürütülenlerin bu soruşturma ve kovuşturmalar sebebiyle uğradıkları zararların Hazine tarafından karşılanması düzenlenmiştir. Benzer bir kanuni düzenlemeyle, 28 Şubat süreciyle haksızlığa uğrayan bütün kesimlerin mağduriyetleri giderilmeli, haksız cezalarla mahkum olanlar için yeniden yargılanma yolu açılmalıdır.

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun kuruluş amacı ve varlık nedeni, insan onurunu temel alarak insan haklarının korunması ve geliştirilmesi, kişilerin eşit muamele görme hakkının güvence altına alınması, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada ayrımcılığın önlenmesi, işkence ve kötü muameleyle etkin mücadele etmektir. Bu kapsamda 28 Şubat Post-Modern Darbesinin neden olduğu insan hakları ihlalleri ve halen devam eden mağduriyetlerin bir an önce giderilmesinin de insan haklarının gereği olduğuna inanıyorum.

Bu vesileyle, ülkemizde 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat, 15 Temmuz gibi insan haklarının, adaletin, demokrasinin hiçe sayıldığı günlerin bir daha yaşanmamasını temenni ediyorum.


Süleyman ARSLAN      
TİHEK Başkanı        

 

Paylaş :