Başkanımız Prof. Dr. Muharrem Kılıç ile Kurul Üyelerimiz Dilek Ertürk, Av. Harun Mertoğlu, Mehmet Emin Genç , Ünal Sade ile Av. Zennure Ber Kurumumuzun 2022 yılı faaliyetleri hakkında düzenlenen basın toplantısında basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Prof. Dr. Kılıç 11 ilde toplantı düzenlediklerini belirterek insan haklarının korunması ve geliştirilmesi kapsamında 5 sempozyum, 3 zirve, bir panel ve bir fuar etkinliği yapıldığını kaydetti.
6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu'nun 22'nci maddesi kapsamında ayrımcılık yasağıyla ilgili konularda karşılaşılan sorunları ve çözüm önerilerini tartışmak üzere Ayrımcılıkla Mücadele istişare Komisyonu Toplantısı yapıldığına dikkat çeken Kılıç, bu konularda bilgi ve görüş alışverişinde bulunmak amacıyla sivil toplum kuruluşları, kamu kurumlarından temsilciler ve bu misyonu alanda çalışan akademisyenlerin yer aldığı iki toplantı yapıldığını ifade etti.
İnsan hakları konusunda, bilginin önemine değinen Muharrem Kılıç, kurum içinde 3, kurum dışında ise 20 eğitim düzenlendiğini bildirdi.
Ayrımcılık ile mücadele kapsamında 2022'de insan hakları ihlalleriyle ilgili 1913 bireysel başvuru yapıldığı bilgisini veren Prof. Dr. Kılıç, 32 ihlal kararı verildiğini kaydetti.
Kılıç, "Sadece ihlal kararı vermiyor kurulumuz, eğer bu 15 yasada belirlenen herhangi bir kişi ayrımcılığa uğradığında buna ilişkin vermiş olduğumuz ihlal kararına eş zamanlı bir şekilde kurulumuz ihlale ilişkin bir idari para cezası uyguluyor." diye konuştu.
Nefret söylemi ile mücadele konusunda da açıklamalarda bulunan Kılıç, şunları kaydetti:
"Nefret söylemleri ile kitleleri manipüle etmek, bu noktada kamuoyunu tedirgin etmek, kamuoyunu bu noktada olumsuz, negatif mesajlar verme noktasında da duyarlılığımız olduğunu ifade etmeliyim. Buna ilişkin de bir kararımız olduğunu, bir basın mensubunun yazmış olduğu makalesinde nefret söylemi niteliğindeki ifadeleri üzerinde tespit niteliğinde bir ihlal kararı verdiğimizi ifade edeyim."
TİHEK'in global insan hakları ağının bir üyesi olarak, akreditasyon sürecini tamamladığını belirten Kılıç, şöyle devam etti:
"Bu müjdeli haber, sevindirici haber gerçekten önemli, şu açıdan önemli çünkü biz ulusal insan hakları kurumları olarak 1993 yılında Paris ilkeleri çerçevesinde yapılanan diğer dünya akran kurumları ile birlikte bu noktada listede yer alan akredite olmuş ulusal insan hakları kurumu olarak Birleşmiş Milletler düzeyindeki akran kurumlar ile yapılan faaliyetlerde ayrımcılıkla mücadeleden tutun da insan haklarına yönelik olarak yapılan faaliyetlerde bulunma ve o toplantılara katılım hakkını bu vesileyle elde etmiş olduk."
Prof. Dr. Kılıç Türkiye’nin uluslar arası krizlere yönelik tutumu için de "Türkiye, Ukrayna-Rusya savaşı çerçevesinde ortaya çıkan gıda krizinde, uluslararası duyarlılığın ve vicdanın sesi olarak harekete geçti. Ayrıca Türkiye'nin sığınmacılar konusunda da etik ve ahlaki bir duruş sergilediğini, bütün dünya ülkeleriyle mukayese edildiğinde pozitif ayrıştığını görüyoruz. Göçmen ve sığınmacı sorunu, bir ülkenin sorunu değildir. Avrupa başta olmak üzere tüm ülkelerin başına gelebilecek insani krizler her an tetikte, kapıda bekliyor. Bu bir sınav alanı, bu sınavda Avrupa'nın özellikle; din, dil, ırk, renk temelinde seçkinci ve elitist tutumu ve göçmenleri dışlayıcı politikalarıyla insani krizleri daha da derinleştirdiğini görüyoruz. Sığınmacı hareketliliğinin en büyük mağdurları kadınlar ve çocuklar. Bütün dünya istatistikleri bunu ortaya koyuyor. Ne yazık ki bu sürece sahip çıkmamaları gerçekten insanlık vicdanını yaralayıcı bir durum. Türkiye'nin fazlasıyla taşın altına elini koyduğunu, kapasitelerini zorlayarak bir sığınmacı politikası ortaya koyduğunu görüyoruz. Başta Avrupa olmak üzere, bütün dünyanın insan hakları ihlallerine yol açan göçmen ve sığınmacı politikasından bir an önce vazgeçmeleri gerektiğini ifade etmek istiyorum" dedi.
