12.01.2022 tarihinde Twitter isimli sosyal medya platformu üzerinden ses sanatçısı Leman Sam, “Yıllar önce bu soysuz araplara tepkili olduğum için uzun süreli linçe maruz kalmıştım, şimdi herkes ne mal olduklarını anladı. Daha bunlar iyi günler, ekmeğe ortak yakında toprağa da ortak olacaklar. Bıçaklamalar, tecavüzler, sonu yağmadır bunun. Hiç şikâyet etmeyin, göz göre göre geldi” ifadelerini kullandığı bir paylaşımda bulunmuştur. Bahse konu açıklama, misyonu insan haklarının korunması ve geliştirilmesi ile ayrımcılığın önlenmesi olan Kurumumuz tarafından yakından takip edilmektedir.
İfade özgürlüğü, hoşgörü ve insan onuruna saygı demokratik toplum düzeninin en önemli ilkeleri olarak kabul edilmekle birlikte, bu ilkeler evrensel ve bölgesel düzeyde insan haklarına ilişkin düzenlemelerle de koruma altına alınmıştır.
Öte yandan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde ifade özgürlüğü mutlak bir hak olarak görülmemiş; Sözleşme’nin 17. maddesinde de herhangi bir hakkın belli bir birey veya grup veya devlet tarafından kötüye kullanılamayacağı açıkça belirtilmiştir. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında yer aldığı üzere ifade özgürlüğüne getirilen sınırlamalardan biri de belli bir grubu hedef alan nefret söylemleridir.
Nefret söylemi ve ayrımcılık olgusu, başta ifade özgürlüğü olmak üzere diğer hakların etkin kullanımının önünde yarattığı engel ile bir arada düşünüldüğünde en ciddi insan hakları sorunlarından birini oluşturmaktadır. Nefret içeren ifadelerin sınırlanması, insan onurunu ve toplumsal düzeni korumaya yöneliktir. Bu kapsamda ifade özgürlüğü kullanılırken başkalarının hak ve özgürlüklerini ihlal edecek, hoşgörüsüzlüğü güçlendirecek, hakaret boyutuna varabilecek yorumlar yapmaktan kaçınılması gerekmektedir. Aksi halde ifade özgürlüğü ve nefret söylemi kavramının birbirine karıştırılması, nefret söyleminin özgürleşmesine ve bu niteliğiyle kabul edilebilir bir ifade biçimi olmasına yol açabilmektedir.
Ülkemiz farklı uygarlık ve kültürlere ev sahipliği yapmış, yüzyıllar boyu çeşitli dil, din ve ırktan insanların bir arada yaşadığı kozmopolit yapısını korumuş ve tarihsel süreçte eşsiz bir mozaik haline gelmiştir. Bir arada uyum içinde yaşama gayesinin mevcut olduğu bu coğrafyada, kişilerin etnik köken ve ırk temelinde ayrıştırılmaları, uluslararası insan hakları müktesebatında güvence altına alınan ‘ayrımcılık yasağına’ aykırılık teşkil etmektedir.
Günümüzde sosyal medya kullanımının yaygınlaşmasıyla artan etkileşimin, nefret söylemi pratiklerinin üretilebilir olmasına ve hızlı bir şekilde yayılmasına yol açtığı bir gerçektir. Sosyal medya ortamında toplumun bir kesimine yönelik ırk, milliyet ve etnik köken temelinde “ben-öteki” biçimini alan ayrıştırıcı ifadelerin kullanılması, demokratik toplum düzenini esaslı biçimde tehdit etmektedir. Özellikle kamuya mal olmuş kişilerin nefret söylemine karşı, bu söylemi kınamakla kalmayıp aynı zamanda bu söylemin tehdit ettiği değerleri destekleyecek şekilde hızlı bir reaksiyon göstermesi sorumluluğu bulunmaktadır. Toplumsal barışı hedef alan bu türden provokatif eylemleri besleyen ayrımcı dil ve nefret söylemlerinden uzak durma sorumluluğunu tüm ilgililere hatırlatmak isteriz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.