e-Başvuru
Erişilebilirlik Menüsü
İsrail'in Gazze'nin Tamamını İşgal Etme Kararına İlişkin Basın Açıklaması
İsrail'in Gazze'nin Tamamını İşgal Etme Kararına İlişkin Basın Açıklaması
09.08.2025
A- A+

                                      

İsrail, kuruluşuna giden sürecin başından beri Filistin topraklarında, planlı bir şekilde etnik temizlik, zorla yerinden etme ve toplu katliamlar yoluyla yerli halkı topraklarından sürerek terörü bir araç olarak kullanan bir devlet kurmuş; 1967’den sonra işgali tüm Filistin’e yayarak sömürgeci varlığını derinleştirmiştir.

Kurulduğu günden bu yana sayısız sivil katliama imza atan İsrail; başta Gazze, Kudüs ve Batı Şeria olmak üzere Filistin topraklarında sistematik bir şekilde insan hakları ve insancıl hukuk ihlallerine devam etmektedir.

Filistin topraklarındaki işgalini kurumsallaştıran İsrail, sömürgeci işgal politikalarını askerî baskı, ırkçı uygulamalar ve demografik mühendislik yoluyla derinleştirerek tüm dünyanın gözü önünde bir soykırım gerçekleştirmektedir.

7 Ekim 2023 tarihinden bu yana saldırılarına bir yenisini daha ekleyen İsrail; çocuk, yaşlı, kadın gözetmeksizin tüm sivilleri hedef almaktadır.

Bütün uluslararası tepkilere rağmen, saldırılarda yasaklı silahların kullanılması başta olmak üzere, savaş sırasında bile dokunulması yasak olan ve ihlali durumunda savaş suçu olarak kabul edilen hastane, ambulans, ibadethane, okul, Birleşmiş Milletlere (BM) ve yardım kuruluşlarına ait yerleşke ve ofisler, yerinden zorla edilmiş kişilerin kaldığı kamplar, basın ofisleri ve sivil yerleşim yerleri defaatle bombalanmış ve Gazze’deki sivil altyapı neredeyse tamamen yok edilmiştir.

Bütün bunlara ek olarak Gazze halkının temel gıda, su ve ilaca erişimi sistematik biçimde engellenmiş ve bunun sonucunda çok sayıda Filistinli açlıktan hayatını kaybetmiştir.

Bugün gelinen noktada, 61 binden fazla Filistinli İsrail tarafından katledilmiş, 151 binden fazla Filistinli ise yaralanmıştır.

Bu vahşetin üzerine İsrail’in son olarak Gazze’nin tamamını işgal etme kararının, Filistin topraklarında süregelen insan hakları ihlallerini daha da ağırlaştıracağı açıktır.

Soykırım suçlusu İsrail’in Gazze’yi bütünüyle işgal etme planı, bölgesel bir krizle sınırlı olmayıp evrensel insan hakları değerlerinin ve kolektif güvenlik mekanizmalarının iflası anlamına gelmektedir.

26 Ocak 2024, 28 Mart 2024 ve 24 Mayıs 2024 tarihlerinde Uluslararası Adalet Divanı, İsrail devletine yönelik ihtiyati tedbir kararları vermesine ve soykırım eylemlerinin derhal durdurulmasını talep etmesine; Uluslararası Ceza Mahkemesinin Gazze'de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar nedeniyle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında oy birliğiyle tutuklama emri çıkarmış olmasına rağmen, gerek BM gerekse uluslararası toplum tarafından bu kararların hayata geçirilmesi için herhangi bir girişimde bulunulmamıştır.

Bu vahim tablo karşısında BM ancak cılız ve etkisiz açıklamalarla yetinmiş, kolektif güvenlik mekanizmalarının işlevsizliği daha görünür hâle gelmiştir.

Bu süreçte demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları kavramlarını dillerinden düşürmeyen birçok Batılı devlet utanç verici bir sessizliğe bürünmek bir yana soykırım suçu işleyen bir devlete silah satarak ya da siyasi destek vererek İsrail’in sivillere yönelik sistematik saldırılarını ve uluslararası hukuk ihlallerini sürdürmesine sebebiyet vermiştir. 

Bugüne kadar işlediği vahim suçlardan dolayı herhangi bir yaptırıma maruz kalmayan İsrail’in bu istisnai konumundan cesaret alarak ilan ettiği bu yeni süreç, Filistin topraklarında süregelen vahşeti daha da derinleştirmekte; insan hakları ile uluslararası insancıl hukuk ilkelerinin, mağdurlar açısından fiilen geçersiz hale geldiğini gözler önüne sermektedir.

Bu bağlamda, İsrail’in söz konusu eylemlerine destek veren ya da sessiz kalan ülkeler, insan haklarını siyasi çıkarları doğrultusunda araçsallaştırarak, yalnızca belirli toplumların bu haklara layık olduğu izlenimini güçlendirmektedir.

Başta BM Güvenlik Konseyi olmak üzere uluslararası toplum, İsrail’in hukuk dışı ve insanlık suçları niteliğindeki eylemlerine karşı derhal etkili önlemler almak ve uluslararası müdahale için acilen harekete geçmek zorundadır.

Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından alınan kararların eksiksiz uygulanması, sorumluların derhal tutuklanması ve yargısal mekanizmaların işletilmesi, İsrail tarafından gerçekleştirilen katliamların durdurulması için vazgeçilmezdir.

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu olarak, uluslararası toplumu Gazze’deki işgali durdurmaya, İsrail’in BM nezdindeki temsilinin sonlandırılması yönünde girişimlerde bulunmaya ve Filistin halkının temel hak ve özgürlüklerini güvence altına almaya yönelik somut ve kararlı adımlar atmaya çağırıyoruz.

Paylaş :
©TİHEK Tüm hakları saklıdır.