Savaşlar, çatışmalar, küresel krizler, ekonomik yetersizlikler ve iklim değişikliği gibi sebeplerle pek çok kişi ülkesi içerisinde veya sınıraşan şekilde göç etmek zorunda kalmaktadır. Yerinden edilmenin, iktisadi eşitsizliklerin ve yetersizliklerin etkilediği milyonlarca insan, insan tacirlerinin sömürüsüne karşı savunmasız kalmaktadır. Yasal statü sahibi olmayanlar, yoksullar, eğitim, sağlık ve işe erişimde asgari standartların altında kalanlar, ayrımcılık, taciz, mobbing, şiddet vb. durumlarla karşılaşıp kırılganlığı artan kişiler, genellikle insan tacirlerinin hedefi haline gelmektedir.
İnsan ticareti; insan onurunu görmezden gelen organize suçlardan olup, en ağır insan hakkı ihlalidir. Her yıl başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere binlerce insan kendi ülkelerinde veya göç etmek durumunda kaldıkları yerlerde insan tacirlerinin mağduru olmaktadır. İnsan ticareti dünyanın hemen her coğrafyasında görülebilmektedir. Bu çerçevede tüm devletlerin insan ticaretiyle etkin mücadele etme sorumluluğu bulunmaktadır. İnsan ticaretiyle mücadelenin esasları temel iki uluslararası sözleşmeyle düzenlenmiştir. İlki 2000 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen ve 2003 yılında ülkemizin taraf olduğu “Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek İnsan Ticaretinin, Özellikle Kadın ve Çocuk Ticaretinin Önlenmesine, Durdurulmasına ve Cezalandırılmasına İlişkin Protokol" kısa adıyla Palermo Protokolü’dür. İkincisi Avrupa Konseyi İnsan Ticaretine Karşı Eylem Sözleşmesi’dir. Sözleşme Türkiye tarafından 9 Mart 2009'da imzalanmış olup, 30 Ocak 2016’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmiştir.
Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi tarafından yayımlanan 2022 Küresel İnsan Ticareti Raporu’na göre 2003 ile 2021 yılları arasında dünya çapında 450.000'den fazla insan ticareti mağduru ve 300.000 şüpheli/suçlu tespit edilmiştir. Ülkemizde, Göç İdaresi Başkanlığı tarafından açıklanan istatistiki verilere göre 2005 ile 2021 yılları arasında tespit edilen insan ticareti mağduru sayısı 3.108 olmuştur. 2022 yılında tespit edilen mağdur sayısı ise 354’tür.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 2013’te aldığı kararla 30 Temmuz, Dünya İnsan Ticareti ile Mücadele Günü olarak ilan edilmiştir. Bu vesileyle her yıl insan ticaretiyle mücadele konusunda farkındalık oluşturmak, daha fazla insanın mağdur olmasını önlemek, insan ticareti mağdurlarının korunmasını güçlendirmek, insan ticaretiyle mücadelede etkin soruşturma ve kovuşturmaya dikkat çekmek ve mücadeleye ilişkin uluslararası ve sivil toplum kuruluşları ile kamu kurum ve kuruluşlarının işbirliğini arttırmak amacıyla bir dizi faaliyet yürütülmektedir. Birleşmiş Milletler tarafından her yıl bu çerçevede bir tema seçilmekte olup 2023 yılı teması “Tüm insan ticareti mağdurlarına ulaşın, kimseyi geride bırakmayın” olarak belirlenmiştir.
Temel misyonu insan onurunu temel alarak kişilerin eşit muamele görme hakkının güvence altına alınması, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada ayrımcılığın önlenmesi olan Kurumumuz, İnsan Ticaretiyle Mücadele Ulusal Raportör Kurum olarak, en ağır insan hakları ihlallerinden biri olan insan ticaretinin önlenmesi, insan ticaretiyle mücadelede iş birliğinin güçlendirilmesi, insan ticareti mağdurlarının korunması ve sömürüye yol açan sosyo-ekonomik ve kültürel sorunlara karşı dayanıklılığın güçlendirilmesi amacıyla yapılan çalışmaların, insan onurunun korunması yönündeki kıymetli katkılarına dikkat çekerek, insan ticaretinin son bulduğu bir dünya temennisiyle 30 Temmuz Dünya İnsan Ticaretiyle Mücadele Günü’nü kutlamaktadır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.