Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Heniye’nin, İran’da Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanan Mesud Pezeşkiyan’ın yemin törenine katılmak üzere bulunduğu Tahran’da suikaste uğradığı İranlı yetkililerce resmi kaynaklardan duyurulmuştur. İsrail Miras Bakanı Amichai Eliyahu başta olmak üzere İsrailli yetkililerin söz konusu saldırıya ilişkin yaptığı açıklamalar, İsrail’in bölgede barışın sağlanması konusunda isteksizliğini ve Filistin halkına yönelik soykırım niyetini bir kez daha ortaya koymuştur.

İsrail’in, 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana uluslararası hukuk ve insancıl hukuk normlarını ihlal eden saldırıları ve bölgede yürüttüğü asimetrik savaş, hâlihazırda milyonlarca masum sivilin yaşam hakkını yok etmektedir. İsrail’in savaş suçu ve soykırım eylemleri dünya kamuoyunun vicdanını yaralamaktayken egemen bir devletin sınırlarını ihlal eder biçimde gerçekleştirilen bu suikast, bölgedeki insan hakları krizlerini derinleştirmekte ve yeni çatışmalara zemin hazırlamaktadır. Hâlihazırda kırılgan olan barış sürecini daha da zora sokan bu suikast, uluslararası barış ve güvenliği tehlikeye atmaktadır.

Uluslararası Adalet Divanı’nın 19 Temmuz 2024 tarihli istişari görüşü, İsrail’in Filistin topraklarındaki varlığının hukuka aykırı olduğunu ve bu yasa dışı eylemlere bir an önce son vermesi gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Ancak İsrail Hükümeti, kadın, çocuk ve yaşlı ayırt etmeksizin uluslararası hukuk normlarına aykırı biçimde masum sivilleri katletmeye devam etmektedir. Söz konusu suikast, savaş suçu ve insanlık suçu teşkil eden eylemlerin 299. gününde İsrail’in hedef aldığı bölgelerde hayatını kaybedenlerin sayısı 39 bin 618’e, yaralıların sayısı ise 91 bin 223’e ulaşmışken(1) Netanyahu liderliğindeki İsrail’in bir devlet politikası olarak saldırıların sona ermesi yönünde bir iradeye sahip olmadığını, aksine bölgeyi de terörize edici saldırıları derinleştirme gayesinde olduğunu ortaya koymuştur.

Suikast; insan haklarına, uluslararası hukukun temel prensiplerine ve devletlerarası ilişkilerin teminatı olan hukukun üstünlüğüne açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Bu bağlamda, başta Birleşmiş Milletler üyesi devletler olmak üzere tüm uluslararası kurum ve kuruluşların, insan haklarını ve bölgesel barış ve güvenliği korumak adına acil ve etkili adımlar atması gerekmektedir. İnsan haklarını, insan onurunu ve uluslararası hukukun üstünlüğünü savunmak, bu trajediyi sona erdirmek için küresel bir sorumluluk haline gelmiştir.

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu olarak, İsmail Heniye’ye düzenlenen suikastı bir kez daha şiddetle kınıyor ve uluslararası toplumun tüm aktörlerini, bölgesel barış ve güvenliğin ve uluslararası hukuk normları çerçevesinde insan haklarının korunmasının sağlanması için daha etkili ve koordineli bir rol üstlenmeye davet ediyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.